İrlanda’da Work and Study
İrlanda başkenti Dublin‘de 25 haftalık Akademik yıl programına (Work and Study) kayıt olmasıyla İrlanda macerası başlayan öğrencimiz Mustafa Özgüngör’ün kaleminden etkileyici bir izlenim yazısı ve kendi objektifinden eşsiz İrlanda fotoğrafları.
İrlanda’da Cennette Yaşamak
Sevgili okuyucu bu yazı ziyadesiyle ironi, imla hatası ve eser miktarda da tecrübe içermektedir. Eğer bu yazıyı ya da buna benzer başka bir yazıyı okuyorsanız aklınızda yurtdışında kariyeriniz için, yani hayatınız için, yeni bir adım atma planı vardır. Benim, hayatım için attığım en büyük adımlardan bir tanesi İrlanda’da dil eğitimi almaya karar vermek ve bunu nasıl yapacağımı araştırmak ile başladı.
Dürüst olmak gerekirse ilk başta aklımda İrlanda’ya dair hiçbir plan yoktu. En başında Kanada’yı düşündüm ve konu ile ilgili bütün forumları, sayfaları, yazıları, postları inceledikten sonra uzman kişilerle görüştüm. Kanada için vize almaya paramın yetmemesinden dolayı rotamı Avustralya-Yeni Zelanda hattına çevirdim. Orasıyla ilgili bütün araştırmaları tamamladıktan ve uygun olmadığını gördükten sonra rotamı Avrupa’ya yani İrlanda’ya çevirdim.Dublin’i tercih etmemin sebebi 6 ay ve üzeri bir dil kursuna katıldığımda bana haftalık 20 saat çalışma izni tanıması, İrlanda’da iş imkanlarının zorlayıcı olmaması ve İrlanda’nın Türkiye’ye Kanada ve Avustralya’ya göre çok daha yakın olmasıydı. Aynı zamanda İrlanda’da ki yaşam standartları ve kariyerimi düşüneceğim fırsatların varlığı, İrlanda’da dil eğitimi alma kararımı etkiledi.
11 Günde Uzun Dönem İrlanda Vizesi
Rotamı değiştirebileceğim başka bir yer kalmadığına ikna olduktan sonra İrlanda uzun dönem vize işlemleri için Eğitim İrlanda’nın istisnasız her soruma cevap veren, sabır küpü, nazik bir danışmanı olan Seda Güner ile iletişime geçtim ve bana vize konusundan konaklamaya kadar aklınıza gelebilecek her konuda yardımcı oldu. Daha sonra danışmanımla birlikte vize evraklarımı hazırladım ve vizeye başvurdum. Bu benim ilk pasaportum ve ilk vizem olacaktı o nedenle çok heyecanlıydım. İnanılmaz bir şekilde 11 gün gibi kısa bir sürede vizem çıktı.
Vizemin ardından valiz toplama falan derken bir gün kendimi Dublin’de buldum; bir Zeki DEMİRKUBUZ filmi karakteri gibi. Tabi vize memuru ile yaşadığımız o muhteşem diyaloglar da komedi filmlerine konu olabilirdi.
Havaalanından çıkıp konaklayacağım evin önüne geldiğimde; içini ceviz, bal, kuruyemiş orada bulamam diye bilumum yiyecek maddesi ile doldurduğum valizi taksici kaldırıma bıraktı. Ağır olan valizimi en son alırım diye evin kapısına doğru yönelirken arkamdaki koca valizi sırf bana yardım etmek amacı ile sürüklemeye çalışan beyaz saçlı, gençliğinde ne kadar güzel olduğunu tahmin bile edemeyeceğiniz, mavi gözlü, yaşlı kadını gördüğümde işte dedim ”meşhur İrlanda insanları.”
İrlanda’ya Adaptasyon Sürecim
İlerleyen birkaç gün çevreye adapte olmakla, nereye nasıl gidilir, nereden alışveriş yapılır öğrenmekle geçtikten sonra okulun ilk günü geldi çattı. İlk gün bir oryantasyon ve seviye tespit sınavı yapıldı ve sonrasında sınıflarımız belirlendi. Ondan sonra dil okulu başladı ve tam gaz devam etti. Ben okulumdan çok memnun kaldım. Şehir merkezinde 31 Dame Street’te Centre of English Studies isimli okuldu. Eğitmenleri çok donanımlı ve kibardı. Özellikle Hilary’i hala unutamıyorum: o nasıl bir yaşam enerjisidir, nasıl bir samimiyet nasıl bir ruhtur!
İrlanda’da dil okulum böylece başladı ve adım adım devam etti.
Daha sonra öğrendim ki Dublin’de en büyük sorun konaklama yani ev bulmakmış daha da doğrusu bulamamakmış. Çünkü zamanında bir kriz olmuş ve inşaat sektörü mü artık bankacılık sektörü mü mortgage sektörü mü bilemiyorum bir şeyler çökmüş. Sonrasında da ev yapmak zorlaşmış. Ev yok ancak talep de çok olunca haliyle ev fiyatları arşa kadar yükselmiş. Türkiye’de yalı kiralayabileceğiniz fiyata Dublin’de bir oda kiralayabileceğinizi öğrenince (biraz abartıyorum güzel bir ev kiralayabileceğiniz diyeyim) Euro’yu TL’ye çevirmek yerine Euro’ya Dinar muamelesi yaptım birkaç gün, o kadar ki o günlerde kendi para birimimiz olan liro’yu (Euro+Lira.) basmayı bile düşündük arkadaşlarla. Neyse ki Seda Hanım Dublin’e gelmeden önce benim için en uygun olan konaklama seçeneğini belirterek yine yardımlarını esirgemedi ve yaklaşık 2 ay kadar önünde şehir merkezine giden otobüs durağın, alışveriş merkezinin olduğu bir evde, aile yanı konaklamasıyla huzur içinde yaşadım.
Havanın her daim kapalı ve hüzünlü olmasını bekliyordum ancak bu kadar olabileceğini düşünmüyordum. Gökyüzü uzunca bir süre griden maviye dönmedi ancak orada en son düşüneceğiniz şey bu oluyor çünkü insanlar çok nazik, havası çok temiz her yer yeşil ve park; park dediysem Türkiye’deki gibi parklar değil gerçekten park yani bir kamusal alan esasında bir yaşam alanı, beton yığınları arasına sıkıştırılmış yeşil alanlar değil alabildiğine büyük ve doğal yapısı korunmuş inanılmaz güzel ve temiz alanlar. Havanın ne kadar temiz olduğunu anlamanız için pek de hoş olmayan bir örnek vermek gerekirse: ben Dublin’e geldiğimde 78 kilo idim. Türkiye’ye dönerken 63 kilo döndüm. Ve defalarca sağnağa yakalandım, rüzgar yedim ama bir kere bile hasta olmadım.
İrlanda’da İş Bulmak
Bir diğer konu ise; İrlanda’da iş bulmak. Dublin’de iş bulmak belirli bir zaman harcamadığınız sürece gerçekten zulüm olabiliyor. Bilemiyorum şans mı ama ben onca CV dağıtmama onca online iş ilanına başvurmama rağmen hiçbir olumlu geri dönüş alamadım. Ancak bu demek değildir ki Dublin’de iş yok, iş bulunmuyor. Bu benim yaşadığım bir problem benim aksime kolaylıkla iş bulan bir sürü arkadaşım oldu. Ben öyle düşünüyorum ki şansım yaver gitmedi ya da yetirince çabalamadım iş bulmak için. Şu günlerde bunu kim bilebilir ki. Zaten Dublin’e dil öğrenmek önceliği ile gittim.
Bu benim hikayem. Siz sizin hikayenizin nasıl şekil alacağına atacağınız adımlarla ve alacağınız kararlarla siz yön vereceksiniz. Bu yazı sizin için sadece bir örnek teşkil edebilir. Yani her şeye rağmen bir gün olsun pişman olmadım Dublin’e gittiğim için çünkü önemli olan yolun kendisi değildir yolda başınıza gelenlerdir; tanıştığınız insanlar, topladığınız hikayeler, edindiğiniz tecrübelerdir.
Mustafa Özgüngör
Haa birde! Unutmayın;
“Dünya kendini yürüyenlere gösterir.” Werner HERZOG